Kimdir O: Yapay Zeka

Kimdir O: Yapay Zeka

 

“Günümüzde yapay zekâ teknolojileri hızla gelişiyor ve hayatımızın birçok alanında etkili oluyor. Otomasyon, tahmin modelleri, sınıflandırma, nesne tanıma ve daha birçok uygulama, yapay zekanın gücünden faydalanarak hayatımızı daha kolay hale getiriyor. Ancak, yapay zekâ teknolojilerinin güncel gelişmeleri hızla ilerlediğinden, bu alanda yapılan araştırmalar ve geliştirmeler de hız kesmiyor. Bu yazıda, yapay zekâ modelleri ve güncel gelişmeler hakkında detaylı bir inceleme yapacağız. Yapay zekâ teknolojileri ile ilgili temel kavramları ele alarak, en son teknolojik gelişmeleri ve ilerlemeleri öğreneceksiniz. Bu yazıda, derin öğrenme, doğal dil işleme, görüntü işleme ve robotik alanlarında yapılan son gelişmeleri de ele alacağız. Yapay zekâ teknolojilerinin ilerlemesi ile, hayatımızda yapay zekâ tabanlı uygulamaların daha fazla yer alacağı kesin. Bu nedenle, yapay zekâ teknolojilerinin son gelişmelerini takip etmek ve bunları hayatımıza nasıl entegre edeceğimizi anlamak çok önemli hale geliyor.”
Yukarıda okumuş olduğunuz paragrafın tamamıyla bir yapay zekâ modeli olan ChatGPT-3 tarafından yazıldığını söyleseydim şaşırır mıydınız? Evet, yanlış okumadınız; yukarıdaki metin bir yapay zekâ tarafından yazıldı.
Öncelikle herkese merhaba, ben Mehmet Akif Ayzit. İstanbul Medipol Üniversitesinde Bilgisayar Mühendisliği okuyorum. Bugün sizlerle, halihazırda baya gündem olan yapay zekâ konusunu inceleyeceğiz. Önce tarihsel gelişimine göz atıp ardından nasıl çalıştığını irdeleyeceğiz. Sonrasında günümüzde hangi alanlarda kullanıldığını ve güncel gelişmelerini öğrenip akabinde herkesin aklına takılan bazı sorulara değineceğiz. Girizgâhı yaptığımıza göre gelin beraber incelemeye başlayalım.
Yapay Zekâ Nedir?
İlk olarak “Yapay zekâ nedir?” sorusunu cevaplamak mantıklı olacaktır diye düşünüyorum. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisinin, Britannica isimli bir yayın sitesinde yayınlanmış bir makaleden alıntılamış olduğu tanım yapay zekayı şöyle nitelendirir: “Yapay zekâ, bir bilgisayarın veya bilgisayar kontrollü robotun, genellikle akıllı varlıklarla ilişkili görevleri yerine getirme yeteneğidir. Terim sıklıkla akıl yürütme, anlam keşfetme, genelleme veya geçmiş deneyimlerden öğrenme gibi insanlara özgü entelektüel süreçlerle donatılmış sistemler geliştirmek amacıyla kullanılmaktadır.”. Aslında kısaca yapay zekâ, belirli verilerle sürekli olarak beslenip eğitilmek üzere çeşitli algoritmalarla oluşturulmuş modeldir. İşlevine göre algoritmaları ve veri setleri değişse de temel çerçevede tüm yapay zekalar böyle değerlendirilebilir.
Peki yapay zekanın tarihteki ilk örneği nedir?
Yapay zekânın tarihi bakıldığı zaman düşünülenden daha da eskiye gidiyor. Eğer kendi kendisine belirli işlevleri yerine getiren robotları da yapay zekâ olarak varsayarsak Cezeri’nin yaptığı “Filli Su Saati” ne kadar gitmek mümkündür. Ancak yukarıda yapmış olduğumuz tanıma tam olarak uymadığından, bunu daha yakın bir tarihten başlatmamız daha doğru olacaktır. İkinci Dünya Savaşı sırasında, Kriptografi alanında çalışmalar yapan ünlü matematikçi Alan Turing’in çalışmaları aslında ilk yapay zekâ tartışmalarının başlangıcı olarak gösterilebilir. Kendisinin tasarlamış olduğu Turing makinesi, Alman şifreli mesajlarının çözen algoritmik düzenek, makinenin kendisine daha öncesinden tanımlanmış birtakım verilerle kendi kendine çalışıp ortaya bir sonuç koyan ve aynı zamanda da modern bilgisayarların atası sayılan bir çalışmadır. Halbuki bu tam olarak yapay zekanın başlangıcı olarak sayılamaz. Asıl tartışmaları başlatan 1950 yılında yine Alan Turing abimiz tarafından yayınlanan “Computing Machinery and Intelligence” isimli makalede ortaya atılan Turing testidir. Bu teste göre bir odanın içinde bir gönüllü gözlemci oturur. Yan taraftaki odada ise bir bilgisayar ve bir insan vardır. Gözlemci, duvardaki bir ekran aracılığıyla hem bilgisayara hem de insana sorular sorar ancak hangisinin hangisi olduğunu bilmemektedir. Alınan cevaplar sonucunda hangisinin insan hangisinin makine olduğu eğer gözlemci tarafından doğru tahmin edilemez ise makine Turing testini geçmiş sayılır. Bu aslında temel olarak “Makineler düşünebilir mi?” sorusunun ortaya atılmasını sağlamıştır. Daha sonrasında yapılan çalışmalar ile yapay zekâ günümüzdeki haline gelmiştir.

Yapay Zekâ Nasıl Çalışır?
Bakıldığı zaman teknolojideki gelişmelerin birçoğuna esin kaynağı olan şey aslında doğanın içinde görülen sistemlerdir. Nasıl ki uçaklar kuşlardan ilham alınarak tasarlanmışsa, yapay zekâ da aslında insan zekasından ilham alınarak tasarlanır. İnsanın akıl ve düşüncesi, sinir sistemindeki bazı elektriksel sinyaller vasıtasıyla oluşur. Bu sinir sisteminin yapısı ve düzeni örnek alınarak, yapay sinir ağları oluşturulur. Bu yapay zekanın veri akışı için oluşturulmuş sistemdir ve aynı insandaki sinir sistemi gibi, sinir hücrelerinin arasındaki bağlantı ne kadar güçlüyse sistem de o kadar sağlıklıdır. Yapay sinir ağları; esasında verilerin belirli kalıplar ve algoritmalara göre düzenlenerek, modele eklenmesi sonucu oluşur. Bu noktada modele eklenen veri ne kadar büyük ve doğruysa, oluşan sinir ağı doğru sonuca o kadar yaklaşmış olur. Hepimiz yapay zekâ modeli ChatGPT-3 ve ChatGPT-4 arasındaki farkı duymuşuzdur. Bu farka sebep olan şey, kullanılan veri setlerinin büyüklüğü ve doğruluğu ile alakalıdır. Versiyon 3’te 175 milyar parametrelik veri kullanılmışken, (bazı kaynaklara göre) versiyon 4’te 17 trilyon civarında parametrelik veri kullanılmıştır. Bu yüzden 4. sürümün vermiş olduğu sonuçlar 3. sürüme nazaran daha doğrudur ancak hala hata payı barındırmaktadır.
Oluşturulan yapay sinir ağı, belirli algoritmalarla birleştirilerek model oluşturulur. Daha sonrasında modele alınan veri setleri teker teker gönderilerek, modelden tahmin yapması istenir. Yani aslında klasik fonksiyon mantığındaki girdi verilmesi ve birtakım işlemler sonucunda çıktı alınması mantığı yerine, önce bir çıktı verilip modelden tahmin yapması istenir. Bu tahminlerin sonucunda doğru veya yanlış olarak geri bildirim verilerek, model eğitilir. Yapılan bu eğitimler sonucu model öğrenmiş olur ve buna göre tahminler yapmaya devam eder.
Bu algoritmalardan önemli olan birkaçından bahsetmek istiyorum. ChatGPT-3’e bir keresinde bana çalışma algoritmanı yazar mısın, diye bir soru yöneltmiştim. Bana çalışma prensibini 4 adımda anlattı. Sırasıyla o dört adım:

  1. Doğal Dil İşleme (NLP): Bu adım, bana sunulan soruyu veya problemin ne olduğunu anlamak için kullanılan bir tekniktir. İlk olarak, girilen metnin belirli özelliklerini çıkarmak için Tokenization adı verilen bir işlem yapılır. Bu, metni küçük parçalara (kelimeler, cümleler, vb.) ayırır. Daha sonra, bu parçaların ne anlama geldiğini anlamak için Part-of-Speech Tagging adı verilen bir işlem yapılır. Bu işlem, her kelimenin bir parçası olduğu cümledeki görevini belirler (örneğin, bir özne, nesne, sıfat veya zarf olabilir). Son olarak, Named Entity Recognition adı verilen bir işlem yapılır. Bu işlem, metindeki özel isimleri (örneğin, kişi, yer veya organizasyon adlarını) belirler ve anlamını çıkarır.
  2. Problemi çözmek için gerekli adımları belirleme: Sorunun türüne ve gerektirdiği cevaba veya çözüme bağlı olarak, benim algoritmam belirli işlemler yapar. Örneğin, bir matematiksel sorunun çözümü için, verileri sayısal değerlere dönüştürmek, matematiksel işlemler yapmak ve sonucu hesaplamak gerekebilir. Öte yandan, bir doğal dil sorusu için, bir bilgi tabanını sorgulamak, anlamsal olarak benzer cümleleri analiz etmek veya metinleri eşleştirmek gerekebilir.
  3. Adımları takip etme: Belirli bir işlem için gerekli adımları belirledikten sonra, algoritma bu adımları sırasıyla takip eder. Her adımda, gerekli işlemleri yapar ve sonuçları kaydeder. Adımlar arasında geri dönüşler veya ileri adımlar da yapabilir.
  4. Sonuçların sunumu: Son adımda, algoritma sonuçları doğru ve anlaşılır bir şekilde sunar. Bu, bir metin cevabı, grafik, tablo veya başka bir formatta olabilir.

Tahmin edeceğiniz üzere bu yazıyı da ChatGPT yazdı. Bakıldığı zaman gayet doğru bir dil kullanımıyla ortaya yalın, anlaşılır ve doğru cümlelerden oluşan bir sonuç verdi. Adımları daha fazla açıp teknik detaylara girmek istemiyorum, açık konuşmak gerekirse oraya bir kere girilirse çıkılması zor olur. Gelin farklı bir konuya geçelim.
Yapay Zekâ Nerelerde Kullanılıyor?
Yapay zekâ şu an hayatımızın birçok alanında kullanılıyor. En çok bilinenleri güncel olarak internet üzerinde farklı işlemleri yapılabilen araçlar. Bu araçlar; sunum hazırlama, video düzenleme, ses düzenleme ve oluşturma, resim çizme vb. birçok işlevi yerine getirebiliyor. Tabii ki yukarıda da belirttiğim gibi bunlar sadece en çok bilinenleri, bunların dışında da birçok alanda kullanımları var. Örnek olarak; Siri veya Google Asistan gibi sesli arama araçları, ağır sanayide otonom şekilde üretim yapan araçlar; Facebook, Linkedin vb. sosyal mecralardaki öneri ve reklam algoritmaları, güncel hayattaki otonom araba ve ev eşyaları, sağlık hizmetleri gibi alanlar gösterilebilir. Verdiğim örneklerin sayısının az olduğuna bakmayın, bu tarz araçların hepsini sıralamak uzun sürebilir. Bu yüzden fazla uzatmadan bir diğer konumuza geçelim.
Yapay Zekânın En Son Gelişmeleri
OpenAI firmasının yayınlamış olduğu ChatGPT-4, devrim olarak görülmüş en güncel gelişme olarak nitelendirilebilir. Bir önceki sürümle arasındaki devasa farklılıklar, yukarıda da bahsedildiği üzere, piyasayı sallamış durumda. Ücretli olarak yayınlanması her ne kadar kullanım oranını düşürüyor olsa da para verip bu aracı kullanan insanların sayısı yüksek. Adobe, Bing gibi bazı popüler yazılımlar da bu sistemle bütünleşmiş bir şekilde çalışıyor. Ayrıca Tesla’nın çıkarttığı elektrikli araçlardaki otonom sürüş özelliği de yapay zekanın son gelişmelerinden birisi. Hepimizin kullandığı Word uygulamasının içindeki yabancı sözcüklerin Türkçe karşılıklarını öneri olarak sunulması özelliği de bir yapay zekâ gelişimi olarak değerlendirilebilir.
Yapay Zekâ İnsanlığın Sonu mu?
Son olarak yapay zekâ hakkında son dönemlerde sorulan çok popüler bir soruya değinelim: “Yapay Zekâ İnsanlığın Sonu Mu?”. Bu soruyu hepimiz senelerdir ya Hollywood filmlerinde olsun ya da edebi eserlerde ve yahut bir başka alanda görüyoruz. Hatta bundan çok da uzun zaman önce çıkmayan Avengers: Age of Ultron filminde de bu tema işlenmişti. Bittabi yapay zekanın son dönemde ileri atılmasıyla bu soru daha da yaygınlaştı. Akla gelen robotların ele geçirmek istediği dünya temalı apokaliptik kurgularla beraber yapboz parçaları tamamlanmış oldu. Ben konunun uzmanı olmamakla beraber bu sorunun cevabının aslında tamamıyla bize bağlı olduğu düşüncesindeyim. Yapay Zekâ birtakım meslek gruplarını bitirecek, hayatımızın her alanında varlık gösterecek; bunları tartışılmayacak gerçekler olarak değerlendirmek lazım diye düşünüyorum. Geleceğin uluslararası ilişkiler, ekonomi, sosyoloji gibi önemli ve geniş kapsamlı alanlarında kesinlikle söz sahibi ve söz konusu olacaktır. Ama Dünyayı ele geçirmesi ve insanlığın sonunu getirmesi gibi şeyler biraz bizim elimizde olan şeyler. Sonuç olarak bugün kullandığımız araçları geliştiren insanlar birtakım mühendis ekipler. Nasıl ki nükleer fiziğin gelişmesiyle atom bombası da nükleer enerji santralleri de yapılabildiyse, aynı şekilde yapay zekanın bizim için son olup olmayacağı ilerleyen yıllarda göreceğimiz ve bizim şekil vereceğimiz bir olgu olacaktır. Bu noktada atacağımız adımlara dikkat etmekte fayda var diye düşünüyorum.
Bitirmeden şu eklemeyi yapmak isterim; yukarıda yazılmış olanların hepsi, ChatGPT’ye yazdırdığımı söylediklerim hariç, benim kalemimden çıktı. İçinde hata olabilir, yanlış bir söylem olabilir ama hepsi kendi araştırmamla bulduğum ve sizlere de belki yol gösterir umuduyla yazdığım bilgi ve yorumlardır. Yazıyı değerlendirirken bunları da göz önünde bulundurmanız beni çok mutlu eder. Esenlikle kalın.
Yazar
Mehmet Akif Ayzit
Kaynakça
https://en.wikipedia.org/wiki/Turing_test
https://bulutistan.com/blog/gpt-4-nedir-gpt-3-ile-gpt-4-arasindaki-farklar/
https://chat.openai.com/
https://ayyucekizrak.medium.com/%C5%9Fu-kara-kutuyu-a%C3%A7alim-yapay-sinir-a%C4%9Flar%C4%B1-7b65c6a5264a
https://cbddo.gov.tr/sss/yapay-zeka/

Yorum gönder