SADELİK SANATI
Hepimiz dışarıda öylece dolaşırken, girdiğimiz herhangi bir mağazada bir ürün için “Bunu almam gerek.” diye geçirmişizdir içimizden.
Fakat çoğu zaman almak istediğimiz ürünün, gerçekten ihtiyacımızdan mı yoksa birçok faktörden kaynaklanan bir istekten mi doğduğunu bilmiyoruz.
Bu durum, bizleri gerekli gereksiz; gerçekten istediğimiz ya da bize istiyormuşuz gibi hissettirilmiş ürünleri almaya yöneltiyor.
Minimalizm ise tam bu noktada tüketim alışkanlıklarımıza farkındalıkla yaklaşmamızı sağlıyor.
Temelde minimalizm, “kişinin kendi ihtiyaçlarını belirleyip elinde bulundurduğu fazlalıklardan kurtulması” anlamına gelir (Kükrer, 2021).
Minimalizm, günlük hayatımızda eşyalarla, zamanla, ilişkilerle, dijital platformlarla olan ilişkimizi gözden geçirmeyi gerektirir.
Dijital Minimalizm kitabının yazarı Cal Newport, “dijital bağımlılıkların ve FOMO, yani gözden kaçırma korkusunun, hayattan tat almayı engellediğini fakat kimsenin bundan haberdar olmadığını” ifade etmektedir (Akkuş, 2022, s. 368).
Birçoğumuz dijital dünyanın içinde kendimizi kaybolmuş ve akışa bağımlı hale gelmiş hissederiz.
Zaman zaman bu durumun üstesinden gelebilmek için “dijital detoks” ya da “sosyal detoks” yapmayı deneriz.
Belki de bu sayede; ne kadar gereksiz, bizi yetersiz hissettiren, zihnimizi yoran ve kısa yoldan dopamin sağladığı için yaptığımız
en ufak ve gündelik faaliyetin dahi ne kadar sıkıcı hale geldiğini fark etmişizdir.
Cal Newport ayrıca, “Bu kadar çok insanla irtibat halinde olmamıza gerek yok” diyerek (Akkuş, 2022),
insanlarla olan iletişimimizin, kendimizle olan iletişimimizin önüne geçtiğini ve sadeleşmenin önemini vurgulamaktadır.
Minimalizm, günlük hayatta bu şekilde karşımıza çıkarken; sanatta, özellikle resim, heykel ve sinema alanında da yansımalarını bulmuştur.
Sinema açısından minimalizmi ele alacak olursak, dünyada ve ülkemizde bu kavrama ait ilk sinema örnekleri;
Robert Bresson, Yasujiro Ozu, Semih Kaplanoğlu ve Nuri Bilge Ceylan gibi yönetmenlerin filmlerinde görülmektedir (Yıldız Erol, 2023, s. 39).
Sinemada bu yaklaşımın en temel özelliği, en az imkân ve en az malzeme ile üretilen, sade ve abartıdan uzak yapıma dayanmasıdır (Yıldız Erol, 2023).
Minimalist bir filmde şu özellikler bulunur: Oyunculukta sadelik ve doğaçlama tercih edilir; dekor ve objeler olabildiğince sade ve işlevseldir;
yapay efektlere başvurulmaz (Yıldız Erol, 2023). Sinemadaki bu özellikler, minimalizmin yalnızca bir anlatım biçimi değil,
aynı zamanda bir yaşam felsefesi olduğunun da altını çizer.
Yapılan bir araştırmada, minimalizmi bir yaşam felsefesi haline getirmiş ya da hayatına entegre etmeye çalışan katılımcıların
minimalizme bakış açıları ve deneyimlerini gözlemlemek anlamlı sonuçlar doğurmuştur.
Özcan ve Şentepe Lokmanoğlu’na (2024) göre katılımcılar bu dönüşümü şu şekilde ifade etmektedir:
“Çok fazla iş yapıyormuşum, çok gereksiz eşyam varmış, kafamda çok fazla düşünce varmış. Bunları azaltınca kendime, aileme, sosyal hayatıma daha fazla zaman ayırmaya başladım.”
“Minimalist olma yoluna girince markette kullandığın poşete, kullandığın bir pet şişeye kadar gidiyor bu. Bir şey alırken, az alırken geri dönüşüme de katkı sağlıyorsunuz. Çevreye karşı daha duyarlı olarak yaşamaya çalışıyorum.”
“Az insan çok huzur diyoruz ya, bu eşya için de geçerli. Ne kadar ufalırsak aslında kendimize yetebiliyoruz; bu da bizi yaşantımızla doğrudan bağlantılı olarak mutlu bir hale getiriyor.”
“Hatta şöyle bir söz var: ‘Madde arttıkça mana azalır’ diye, buna göre yaşamaya çalışıyorum.”
Kaynaklar:
Akkuş, T. (2022). Dijital Minimalizm: Ekran Bağımlılığı ve Teknoloji Yorgunluğu Sarmalından Kurtulmak İçin Bir Yol Haritası. TRT Akademi, 7(14), 366–371.
Kükrer, M. (2021). Minimalizm Anlamlı Bir Yaşam mı?: Dünyada ve Türkiye’de Minimalist Pratikler. Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi, (32), 321–340.
Özcan, B., & Şentepe Lokmanoğlu, A. (2024). Minimalizm ve Maneviyat Üzerine Nitel Bir Araştırma. Bilimname, (52), 539–569.
Yıldız Erol, A. (2023). İran Sinemasında Minimalizm Örneği. Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 6 (Cumhuriyetin 100. Yılı Özel Sayısı), 39–45.
2005 yılında Ordu’da doğdu, Sosyal Bilimler Lisesinden mezun oldu. Lise döneminde şiir türüyle başlayan yazı hayatı hikaye ile devam etti. Çeşitli yazı yarışmalarına katıldı, bir hikayesi ise okulun “Fanzin” adlı dergisinde yayımlandı. Okumaya, yazmaya, araştırmaya ve öğrenmeye olan ilgisi çeşitli faaliyetlerle devam etmektedir. Şu anda Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi psikoloji (ingilizce) programına yerleşmiştir.
Yorum gönder