Gutiler: Tarihin Gizemli Kavmi

Gutiler: Tarihin Gizemli Kavmi

Guti halkı, etkin olmaya başladığı MÖ 3. bin yıldan günümüze kadar oldukça tartışılan bir millettir. Gutilerin kendileri tam bir muammadır; çünkü kökenleri, geldikleri yer ve dilleri konusunda bilgi oldukça sınırlıdır. Bu yazıda Gutileri ve son yıllarda bazı Türkçü ve Kürtçü tarihçiler arasında Gutilerin kendi soylarına ait olduğu iddiasının gerçekçiliğini, tarihin bize bıraktıklarıyla inceleyeceğiz.

Gutiler, MÖ 3000’li yıllarda Sümerlerin Mezopotamya’nın hâkim gücü olduğu dönemlerden itibaren Mezopotamya’ya doğudan göç ederek gelen ve zamanla güçlenerek hâkimiyet kurmayı başaran bir kavimdir. Kökenleri hakkında bilinenler oldukça sınırlı olup, kendileri hakkındaki bilgileri çoğunlukla Sümerler ve Akadlar üzerinden almaktayız. Çünkü Mezopotamya’daki irili ufaklı kavimlerin büyük çoğunluğuna nazaran Gutiler, günümüze yazılı hiçbir kaynak veya arkeolojik eser bırakmamışlardır. Bunun sebeplerinden biri, Gutilerin kültürel olarak geri kalmışlığı ya da Mezopotamya halklarının onlara olan nefretinden dolayı onlardan geriye kalanları yok etmeleridir.

Sümerler ve Akadların ışığında, Gutiler’in günümüz Zagros Dağları civarından Mezopotamya’ya girdikleri düşünülmektedir. O bölgeye de muhtemelen Afganistan veya Orta Asya’dan geldikleri öngörülen Gutiler, genellikle “dağ insanları” olarak tanımlanırlar. Sümer tabletlerinden hareketle Gutiler’in muhtemelen bölgeye MÖ 2600’lü yıllardan itibaren gelmeye başladığını, bu göç hareketinin MÖ 2400’den sonra hızlandığını ve bölgedeki bilinen güçlerden biri olmaya başladıklarını görüyoruz. Bu göçten sürekli olumsuz olarak bahsedilmesinin ana sebeplerinden biri, yazılı kaynaklarda Gutilerin yerleştikleri yerlerin düzenini bozması, saldırgan tavır sergilemeleri ve bölge halkına göre fazlaca çocuk yaparak bir anda nüfus patlamaları yaşamalarıdır. Eski Mezopotamya kaynakları sürekli işgalci ve saldırgan yönlerini ön planda tutmuşlardır. Kültürel olarak savaşçı bir millet olarak tarif edilen Gutiler’in yaşayış biçimleri Mezopotamya halklarına tuhaf gelmiş ve onlar Gutiler için “hayvan kılıklı insanlar” gibi ifadeler kullanmışlardır. Yine Gutiler için zamanının çok gerisinde yaşayan, gelişmemiş ve düşük yaşam standartlarına sahip insanlar tabirleri sıklıkla kullanılmıştır. Sümer Kralı Utu-hegal’e atfedilen bir metinde Gutiler için “Dağlarda bulunan zehirli, dişli yılan” ifadesi yer almaktadır. Aynı tablette Gutilerin sulama sistemlerini tahrip ettiği, şehirleri yağmaladığı ve şehirleri açlık ile susuzluğa teslim ettiklerinden bahsedilmektedir. Ayrıca metinlerde Gutiler için tanrıların insanları cezalandırma aracı olduğu ifade edilmiştir. Bir tablette geçen bir hikâyeye göre, bir kral, tanrı Enlil’in tapınağını yıktırır. Enlil bu saygısızlığa cevap olarak dağlardan lanetini indirir ve Guti insanları şehirleri yağmalamaya başlar. Sümerlerin Gutileri aşağılama eğilimi bununla da sınırlı değildir. Bulunan bir tablette Gutiler, “insan zekasına, köpek duygularına ve maymun özelliklerine sahip insanlar” olarak tanımlanmıştır. Bu derece bir nefretin, Gutiler ile Mezopotamya’nın mevcut halkları arasındaki durumu bir kez daha gösterdiği açıktır.

Gutiler, yıllar boyunca sayılarını bölgede artırmayı başararak Akad İmparatorluğu’nun güç kaybetmesine sebep olmuş ve bu dönemde iktidarı da ele geçirmişlerdir. Sümer Kral Listesi incelendiğinde yaklaşık 100 yıllık bir Guti hâkimiyeti görülmektedir. 21 Guti hükümdarının listelendiği bu belge, ayrıca günümüzde Gutiler ve isimleriyle ilgili en önemli kaynaklardan biridir. Mezopotamya’daki bu Guti dönemi, bulunan tabletlerde oldukça kötü anlatılmaktadır. Mezopotamyalılara göre bu dönem talan, hırsızlık ve saygısızlık dönemi olarak görülmektedir. Gutilerin tanrılara saygısızlık yaptığını yazan tabletlerde, ayrıca tanrının insanlara bir cezası ve uyarısı olarak Gutileri gönderdiği ifade edilmektedir. Bulunan bir tablette bu konuda “uygun dini ayin yapmayan insanlar” ifadesi yer almaktadır. Yine bu Guti hâkimiyet döneminde kadınların zorla eşlerinden alındığı, çocukların ailelerinden koparıldığı tabletlerde geçmektedir. Bu dönem, adeta Mezopotamya için bir fetret devri etkisi yaratmıştır. Uruk hükümdarı Utu-hegal’in önderliğinde Sümerler, Gutilere karşı hâkimiyet kurmayı başarmış ve Guti hâkimiyetinin bitmesiyle Sümer-Akad kültürü tekrar canlanmıştır. Öyle ki bu dönemde adeta kaybolan yıllara nispet yaparcasına büyük bir kültürel yükseliş yaşanmış ve bu dönem “Sümer Rönesansı” olarak adlandırılmıştır. Bu dönemden sonra Gutiler, muhtemelen Mezopotamya’nın doğu ve kuzeyine doğru çekilmiş ve giderek zayıflayarak tarih sahnesinden çekilmişlerdir. Ancak Guti ismi Mezopotamya’da öyle kötü bir etkiye sahiptir ki Gutilerin tarih sahnesinden çekildiği yıllardan asırlar sonra bile bölgede barbar halkları ifade etmek için Gutiler ifadesi kullanılmaya devam etmiştir. Gutileri araştıran tarihçiler, ilk zamanlarda Gutiler’in görünüş olarak tamamen Mezopotamya halklarından farklı özelliklere sahip olduklarını düşünüyorlardı. Bunun en önemli sebeplerinden biri, tabletlerde geçen “diğer insanlara benzemeyenler” ifadesidir. Bu nedenle Gutilerin açık tenli, sarı saçlı ve renkli gözlü bir millet olduğu ifade edilmiştir. Ancak bu ifadenin temelinde, 20. yüzyılın başlarındaki üstün Aryan ırk arayışının bir yansıması yatmaktadır. Ayrıca bir tablette geçen “namrum” kelimesinin yarattığı anlam karışıklığı da Gutiler’in kim olduğu hakkında spekülasyonlara yol açmıştır. Bu kelime ilk başta “renkli” anlamında çevrilse de günümüzde çoğu araştırmacı kelimenin “iyi” veya “mutlu” anlamında kullanıldığını savunmaktadır. Bazı Avrupalı tarihçiler, Gutiler’in aslında Got halkları olduğunu ve daha sonra Kuzey Avrupa’ya göç ettiklerini ifade eden bir teori ortaya atmışlardır. Ancak bu teori, neredeyse hiçbir kanıt olmaması nedeniyle günümüzde terk edilmiştir. Gutilerin kökeni veya günümüzde hangi milletin atası olduğu ile ilgili sorun, kesin bir cevaba sahip değildir. Bu konuda farklı teoriler olsa da Gutilerin dilinde yazılmış metinler ve bu metinlerin çevirisi olmadan yapılan her tahmin sadece bir spekülasyon olarak kalmaktadır.

Bu tahminlerden biri, az önce de bahsedilen Gutilerin Gotlar olduğu ve Mezopotamya’dan sonra Kuzey Avrupa’ya göç ettikleri yönündeki teoridir. Ancak bu teori günümüzde neredeyse hiçbir savunucu bulmamaktadır. Bir diğer teori, Gutilerin Çinlilere dayandığıdır. Bu görüşün temel nedeni, Gutiler’in göç rotasının tam olarak tespit edilememesi ve antik Çin kaynaklarında ismi geçen Gwat veya Gut halkıdır. Ayrıca Gutiler’in Toharlarla bağlantılı olduğu ve aynı milletin iki ailesi olduğu yönündeki görüşler de Gutiler’i Orta Asya’ya bağlamaktadır. Gutilerin Batı Çin taraflarına göç ettiği fikri, şu an yetersiz bir tahmin gibi görünse de ileride bulunacak verilerle güçlü bir teori olma potansiyeline sahiptir.

Orta Asya teorisine bir diğer bakış, Türkiye’nin ilk yıllarında ortaya atılan Gutiler ile Türklerin bağlantısıdır. Türk tarihçileri bu konuda çeşitli araştırmalar yapmışlardır. Özellikle Cumhuriyet’in ilk yıllarından 1960’lı yıllara kadar bu konuda birçok tez üretse de daha sona bölgede yapılan araştırmalar ve yapılan arkeolojik çalışmalar bu görüşü sekteye uğratmıştır. Sonraki yıllarda bu görüşe ait kanıtların bulunamaması nedeniyle günümüzde bu teori tamamen terk edilmiştir.

Gutilerin kökeniyle ilgili, özellikle son 25 yılda ortaya çıkan en son teori ise Gutiler’in Kürtlerin atası olduğudur. Kürtçü tarihçiler tarafından sık sık dile getirilen bu görüşün temel noktası, Gutilerin Zagros ve çevresinde yaşaması ve “Guti” kelimesinin “Kürdi” kelimesine çağrışım yapmasıdır. Birçok yerli ve yabancı Kürdolog özellikle 1950’li yıllardan günümüze kadar bu görüşü savunmaya devam etmektedir. Bu görüşün bir diğer temel noktası da Gutilerin yaşadığı yer olan Zagros ve çevresinin Kürt yurdu olmasıdır. Ayrıca bazı kültürel özelliklerin benzediği yönünde çeşitli görüşler ortaya atılsa da bu görüşü destekleyen hiçbir kalıntı günümüzde mevcut değildir. Halen günümüzde birçok araştırmacı bu konu üzerinde araştırma yapsa da elde kayda değer bir veri henüz bulunamamıştır.

Gutilerin gizeminin çözülmesi, muhtemelen İran, Irak, Suriye ve Türkiye’de yapılacak kazılarla mümkün olacaktır. Ancak potansiyel kazı bölgelerinin çoğunun günümüzde çatışma noktaları olması, Gutilerin uzun bir süre daha tarihi bir sır olmalarına sebep olacaktır. Görüldüğü gibi, 18. yüzyıldan itibaren yükselen milliyetçilik akımı ve Aryan ırk arayışının sonucu olarak çeşitli milletler Gutileri sahiplenmiş, ancak Gutilerin arkasında herhangi bir iz bırakmaması günümüzde tüm bu aidiyet çabalarını boşa çıkarmıştır. Gelecekte bulunabilecek potansiyel eserlerle bu durum değişebilir. Ancak aradan geçen 4000 seneden sonra, Gutiler ile günümüzdeki bir millet arasında doğrudan ilişki kurmak neredeyse imkânsızdır. Gutiler, kendi dönemlerinde lanetlenmiş bir barbar kavim olarak Mezopotamya kültürünü tahrip etseler de hüküm sürmeleri sonrası dönemde Mezopotamya için bir restorasyon ihtiyacı doğurmuş ve bu da kültürel bir patlamaya sebep olmuştur. Tüm bu özellikleriyle, Gutiler geçmişten beri bir tartışma konusu olmuş ve günümüz milliyetçi ideologları tarafından da bir süre daha tartışılmaya devam edecektir.

Gutiler’in yurdu

 

Gutiler
Gutilerin Babil’i ele geçirmesinin tasviri

 

Gutiler, silah, giyim, kişi, şahıs, dış mekan içeren bir resim
Gutilere karşı Sümerlerin tanrılarına yakarışı

 

Kaynakça

Sokhadze, P. (2021). Migrations in the Ancient Mesopotamia: Historical and Linguistic Influence of The Gutians. ისტორია, არქეოლოგია, ეთნოლოგია, (5), 247-257.

Albert Kirk Grayson, Assyrian and Babylonian Chronicles (Texts from Cuneiform Sources 5), New York 1975.

Pekşen, O. (2020). Pekşen, O. (2020). “Eskiçağ Önasya Tarihinde Gutiler / Gutians in Ancient Near Eastern History”, Turkish Studies – Historical Analysis, C. 15, S. 1, ss. 245-259.

 

Yorum gönder