Çin Neden İstikrarlı Bir Ortadoğu İstiyor?
Dünya tarihi boyunca Ortadoğu her zaman bir satranç tahtası olmuştur. Genel olarak, uluslararası sistem bir hiyerarşidir, üçgenin en üstünde süper güç ve onun altında orta güçler diye sıralanır. Bu güç dengesinin çıkar çatışmalarına göz atacağız. Bir yandan kendi liberal hegemonyasını korumak isteyen Amerika Birleşik Devleti, diğer yandan da küresel rekabetçisi ve sistemde yükselen Çin Halk Cumhuriyeti. İki devlet arasında güçler değişimini ve Ortadoğu da Çin’in yumuşak güçle yürütmüş olduğu politikalarına bakacağız.
1-Enerji Güvenliği ve BRI (Kuşak ve Yol Girişimi)
Çin’in aslında Ortadoğu’daki en büyük çıkarı ‘’Enerji Güvenliği’’dir. Bir devletin büyümesi ve kalkınması için en büyük ihtiyaç duyduğu hammadde enerjidir. Daha önceki yazımda da bahsettiğim üzere, enerjiniz yoksa savaş uçağınızı veya ticaret geminizi kaldıramazsınız. Yahut vatandaşlarınızın günlük ihtiyaçlarını bile karşılayamazsınız. Bütün devletler de olduğu gibi Çin de ekonomik kalkınması ve gelişmesi için enerjiye muhtaçtır. Peki, Çin hangi ölçüde Ortadoğu ülkelerine enerji konusunda bağımlıdır? Çin’in bölgeye olan bağımlılığı, özellikle ham petrol için oldukça büyüktür. Orta Doğu ülkeleri, Çin’in toplam petrol ithalatının yaklaşık %30-40’ını sağlamaktadır. 2023 yılında, Çin’in ham petrol ithalatının %30,3’ü bu bölgeden gelmiştir. Suudi Arabistan, %10,7 ile en büyük tedarikçi olurken, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman da önemli tedarikçiler arasında yer almıştır. Bu durum, Orta Doğu’nun Çin’in enerji güvenliği için ne kadar kritik bir rol oynadığını göstermektedir.[1] Bunun yanında, Çin, küresel ölçekte en fazla petrol tüketen ülkeler arasında yer alarak, Amerika Birleşik Devletleri’nden sonra ikinci sıraya yükselmiştir.[2] (Farhadi & Masys Editors, n.d.) Çin, 1990’ların ortalarında petrol ithalatına başlamış ve bu durum Orta Doğu ülkeleriyle olan ilişkilerini önemli ölçüde güçlendirmiştir. O tarihten bu yana, iç üretimin azalması ve talebin artmasıyla ithalat hacmi hızla büyümüştür. Örneğin, 2017 yılında Çin, Amerika Birleşik Devletleri’ni geride bırakarak dünyanın en büyük petrol ithalatçısı olmuştur. Aynı dönemde, Amerika Birleşik Devletleri 2019’un sonlarına doğru net petrol ihracatçısı haline gelmiştir. (Farhadi & Masys Editors, n.d.)Bu iki devletin bölgedeki rekabetinin açık bir göstergesidir. Görüldüğü üzere, Ortadoğu’da herhangi bir istikrarsızlık, enerji fiyatına yansıyacaktır ve bu Çin’in kalkınmasına engel olacaktır. Bu yüzden ABD, Ortadoğu’daki iç savaşları ve ülkeler arası savaşı destekleyerek ve finans ederek dolaylı yoldan Çin’i durdurma peşindedir. Günümüzün örneğin, İsrail x Lübnan-Yemen-İran-Filistin, Suriye iç savaşı.
Çin’in dış politika stratejisi olan Kuşak ve Yol Girişimi (BRI) siyasi dengeleri değiştirecek niteliktedir. Cumhurbaşkanı Xi Jinping tarafından başlatılan bu küresel proje Rusya, Orta Asya ve Orta Doğu dahil olmak üzere Avrasya’nın tamamını; Güneydoğu Asya’yı, Hindistan hariç tüm Güney Asya’yı; Doğu Avrupa’nın büyük bir bölümünü; Doğu Afrika’nın kıyı kesimlerini ve hatta Güney Amerika’daki bazı ülkeleri içine almaktadır. Bu girişim, Çin’in ekonomik, siyasi ve güvenlik alanlarındaki faaliyetlerinin ne kadar geniş kapsamlı olduğunu ve hedeflerinin ne denli büyük olduğunu ortaya koymaktadır.(Farhadi & Masys Editors, n.d.)
Kuşak ve Yol Girişimi (KY), Çin’i dünyaya bağlayan kara yolları, demir yolları, petrol boru hatları, enerji iletim hatları, limanlar ve diğer altyapı projelerini kapsamaktadır. KY iki ana bölümden oluşur. İlk bölüm, karasal temelli olan “Bir Kuşak” bölümüdür ve bu bölüm “İpek Yolu Ekonomik Kuşağı” olarak adlandırılır; Çin’i Orta Asya, Doğu ve Orta Avrupa’ya bağlamayı hedefler. İkinci bölüm ise “21. Yüzyıl Deniz İpek Yolu”dur ve deniz yoluna dayanmaktadır; Çin’i Güneydoğu Asya, Afrika, Orta Asya ve Avrupa ile birleştirmektedir. KY projesinde altı kara ekonomik koridoru ve bir deniz yolu koridoru öngörülmektedir.(Sarı et al., 2017). Modern anlamda İpek Yolu’nun daha gelişmiş versiyonu diyebiliriz. Görüldüğü gibi, bu proje Çin’in hem enerji çeşitliğini artırıyor hem de ‘’kazan-kazan’’ politikası ile ticaret iş birliğini bölge ülkeler arasında geliştiriyor. Çin KY projesi ile gelişmemiş-gelişmekte olan ülkeleri kalkındırıyor ve ekonomik gücünü bir araç olarak kullanarak küresel çapta yumuşak güç ile etki etmeye çalıştığı söylenebilir. Bu amaçla, Çin dünya haritasında önemli olan stratejik noktalara sahip olurken rekabetçi olan ABD’nin etki alanını kısıtlıyor.
Tabii ki, bu dev gibi projeden rahatsız olan devletler olacaktır çünkü bu proje Çin’in dünya ticaretini kontrol altına almayı hedefliyor ve ileri de süper güç olma çabasındadır. ABD, bu adımları engellemek için Ortadoğu gibi enerji açısından önemli bölgeyi istikrarsızlaşmaya çalışacaktır. Görüldüğü gibi, bir ülkeyi güçsüzleştirmek istiyorsanız bunu silah yolu ile yapmanıza gerek yoktur, ekonomik olarak onu zayıflatmak ve kalkınmasını engellemek onu durdurmaya yeterli olabilir. Önemli olan şu ki ne derecede ve hangi ölçüde Çin bu konuda etkilenmekte ve ABD, Ortadoğu da yürüttüğü vekalet savaşı (Proxy War) ile Çin’i durdurabilecek mi? Bunun ayrı bir araştırma konusu olduğunu düşünüp veriler ile kanıtlanması daha isabet olacağının kanaatindeyim.
2-Çin’in Ortadoğu Politikası
Öncelikle, Ortadoğu’yu daha iyi anlamak için şu terime bir göz atmalıyız. Ortadoğu, bölgedeki jeopolitik gerilimler, dini ve etnik ayrışımlar, dış müdahaleler, uzun vadeli çatışmalar nedeniyle ”Ortadoğu bataklığı” (Middle Eastern quagmire) terimi bölgenin karmaşık jeopolitik dengelerini anlatmak için siyaset bilimciler tarafından sıkça vurgulanır. Diğer bir deyişle, elini bir kez kaptıran bir daha kurtaramıyor. Çin, bu konuda dersini almış bir ülke çünkü akıllıca ve dengeli bir şekilde ilişkilerini yürütmektedir. Bu dengeyi sağlarken kendi çıkarını da elde ediyor. Bu durumun temel nedeni, bölgede çatışmalardan uzak durma ve olası tepkilerden sakınma isteğidir. Çin, Ortadoğu’daki tüm ülkelerle olumlu ilişkilerini sürdüren nadir dış güçlerden biri olarak öne çıkmakta ve Pekin, net politika pozisyonları alarak ya da belirgin bir bölgesel strateji geliştirerek bu dengeyi bozmak istememektedir. Böyle bir adım, bazı ülkeleri rahatsız etme ya da dışlama riskini taşıyacağı için, Çin bu durumdan kaçınmayı tercih etmektedir. Pekin, Ortadoğu ülkelerinin iç siyasi işlerine müdahil olmaktan veya bölgedeki tartışmalı konularda net bir tavır almaktan kaçınmıştır. Örneğin, Çin’in İsrail-Filistin barış sürecindeki rolü oldukça sınırlı kalmıştır. Çin’in dış politikasının temel ilkelerinden biri, “iç işlerine karışmama” (non-interference) prensibidir.(Scobell & Nader, 2016)
Mesela, çıkar çatışması olan ülkeler; İran ve Suudi Arabistan, İsrail ve Filistin ile dengeli ilişkiler yürütmektedir. Bu yöntem ile bölgesel çatışmalardan uzak dururken diğer bir yandan tüm önemli aktörler ile iyi ilişkiler kurmasını sağlar çünkü diplomatik olarak tarafsız kalması ve bölgeye askeri olarak müdahale etmemesi, ABD ve Rusya’dan farklı olarak, Çin’e bölgede arabuluculuk rolünü sağlıyor. Örneğin, Mart 2023’te, Çin, Suudi Arabistan ve İran arasındaki ilişkilerin normalleşmesine önemli katkılarda bulundu ve bu durum Orta Doğu’nun diplomatik dinamiklerinde dikkate değer bir dönüşüm sağladı. Pekin’de imzalanan bu anlaşma, iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin yeniden tesis edilmesine, büyükelçiliklerin açılmasına ve elçi değişimlerine zemin hazırladı. Çin’in bu rolü, Orta Doğu’daki artan etkisini ortaya koyarak, özellikle bölgesel petrol bağımlılığı göz önünde bulundurulduğunda, bölgesel istikrarın sağlanmasında güvenilir bir arabulucu olarak öne çıkmasını sağladı. Çin’in bu arabuluculuk başarısı, diyalog ve çok taraflılık (Multilateralism) anlayışını destekleyen daha kapsamlı diplomatik stratejisini ön plana çıkarıyor. Çin, Birleşmiş Milletler gibi uluslararası platformlarla uyumlu bir şekilde hareket ederek, tek taraflı müdahalelerden kaçınarak geleneksel Amerikan yaklaşımına alternatif bir tutum sergiliyor. Bu durum, Çin’in yalnızca ekonomik çıkarlarını (özellikle Suudi Arabistan ve İran’dan petrol ithalatını güvence altına almak) ilerletmekle kalmayıp, aynı zamanda jeopolitik etkisini de artırma çabasını pekiştiriyor.[4] Özetle, Çin bölgedeki çıkar çatışmalarından faydalanarak ekonomik, diplomatik ve stratejik kazançlar elde ediyor. Fark ettiniz mi? Çin Halk Cumhuriyeti sosyalist bir rejime sahipken, uluslararası arenada liberal araçları çok iyi nüfuz etmektedir. Buna ek olarak, bölgede ki Amerikan hegemonyasının boşluğunu yumuşak güç ile doldurmaktadır. Ve en önemlisi Çin’in en büyük hedefi küresel anlamda Amerikan hegemonyasının yerine geçmektir. Siyaset biliminde önemli bir çalışma olan ‘’ Güç Geçişi Teorisi/ Power Transition Theory’’ (A.F.K. Organski), bizlere önemli bir terminoloji kazandırmıştır. Buna göre, yükselen bir gücün mevcut hegemon güce meydan okuduğu durumlarda çatışma riskinin arttığını öne sürer. Teoriye göre, küresel düzen bir hegemon güç tarafından yönetildiğinde barış ihtimali yüksektir. Ancak, bir güç yükselmeye başladığında ve mevcut hegemon güce yakınlaştığında ya da onu geçtiğinde savaş olasılığı artar. Bu nedenle, küresel güç dengelerinde değişim yaşandığı zamanlar, büyük güçler arasında çatışma ihtimalinin daha fazla olduğunu gösterir. Organski’nin bu teorisi, özellikle Çin gibi yükselen güçlerin ABD gibi mevcut süper güçlerle olan olası çatışmalarının sebeplerini anlamada önemli bir rol oynamaktadır. Şunu diyebilirim ki ve birçok siyaset bilimcide katılır, küresel güç batıdan doğuya kaymaktadır. Bu ne zaman tam anlamıyla yerine gelir onu bize zaman gösterecektir. Unutulmaması gerekir ki, Çin adım adım bu hedefine ulaşmaktadır…
Kaynaklar
1. Farhadi, A., & Masys Editors, A. J. (n.d.). The Great Power Competition Volume 1.
2. Frequently Asked Questions (FAQs) – U.S. Energy Information Administration (EIA). (n.d.).
3. https://thediplomat.com/2023/03/the-broader-context-behind-chinas-mediation-between-iran-and-saudi-arabia/. (n.d.).
4. https://www.chinadaily.com.cn/a/202309/22/WS650d460da310d2dce4bb74c4.html. (n.d.).
5. https://www.worldstopexports.com/top-15-crude-oil-suppliers-to-china/. (n.d.).
6. http://www.inat.fr/map/belt-and-road-initiative-map/. (n.d.).
7. Sarı, S., Primbaev, J., Gencer, A. H., Turdalieva, A., & Tufaner, B. (2017). INTERNATIONAL CONFERENCE ON EURASIAN ECONOMIES 2017.
8. Scobell, Andrew., & Nader, Alireza. (2016). China in the Middle East : the Wary Dragon. RAND.
Dipnot:
- https://www.worldstopexports.com/top-15-crude-oil-suppliers-to-china/ ↑
- Frequently Asked Questions (FAQs) – U.S. Energy Information Administration (EIA) ↑
- Fotoğrafın tamamı: http://www.inat.fr/map/belt-and-road-initiative-map/ ↑
- https://www.chinadaily.com.cn/a/202309/22/WS650d460da310d2dce4bb74c4.htmlhttps://thediplomat.com/2023/03/the-broader-context-behind-chinas-mediation-between-iran-and-saudi-arabia/(Frequently Asked Questions (FAQs) – U.S. Energy Information Administration (EIA), n.d.; Https://Thediplomat.Com/2023/03/the-Broader-Context-behind-Chinas-Mediation-between-Iran-and-Saudi-Arabia/, n.d.; Https://Www.Chinadaily.Com.Cn/a/202309/22/WS650d460da310d2dce4bb74c4.Html, n.d.; Https://Www.Worldstopexports.Com/Top-15-Crude-Oil-Suppliers-to-China/, n.d.; Http://Www.Inat.Fr/Map/Belt-and-Road-Initiative-Map/, n.d.) ↑
..



Yorum gönder